20. PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ SONUÇ
BİLDİRGESİ
1990 yılında ilki gerçekleştirilen Pratisyen Hekimlik Kongresinin 20.sini 03-06 Kasım 2016
tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirdik. Çeyrek asırlık birikimimizle “Barış ve Yaşam Hakkı İçin, Toplum
Sağlığı İçin, Yaşanabilir Çevre ve Doğa için, İyi Hekimlik İçin Mücadelemiz Sürüyor” ana temasıyla ülkemizin birçok
ilinden gelen pratisyen hekimlerle birlikte gerçekleşen kongremizde; iki kurs ve 21 oturum yer
aldı.
Kongrelerimiz tüm birinci basamak hekimlerini
biraraya getirme özelliği yanında sürekli mesleki gelişimin gereği olarak önemli bir yer
tutmaktadır.
Kongremizde hipertansiyon, diyabet, kusan bebek,
üriner inkontinans, acil müdahale protokolleri gibi yaygın görülen klinik konular yanında bağışıklamada yaşanan
sorunlar, sağlık raporları gibi mesleki alanımıza ilişkin güncel konu başlıkları yeraldı. Ayrıca işyeri hekimliğinin ve cezaevi hekimliğinin sorunlarını da
tartışma imkanı bulduk.
Gerek yurt içinde gerekse hemen yanıbaşımızdaki
komşu ülkelerde yaşanan baskı ve savaş ortamı halkın sağlığını olumsuz etkilediği, tüm sağlık çalışanlarıyla
birlikte birinci basamak hekimlerinin önemli sorunlar yaşadığı bu dönemde davetlerimize rağmen Sağlık Bakanı ve
yetkilileri kongremize katılmama geleneğini sürdürmüştür.
Mesleki bağımsızlık, nitelikli ve iyi hekimlik
uygulamalarının yapılmasında vazgeçilmez koşuldur. Sağlık hizmetleri her alanda ticari bir meta haline
getirilmiştir. Bir çok yöntemle bilimsel ve mesleki özerkliğimize sürekli müdahale edilmektedir. Sağlıkla ilgili
istatistikler propaganda amacıyla çarpıtılmaktadır. Bu kongremizde en temel halk sağlığı göstergeleri açısından
Sağlıkta Dönüşüm Programının başarısızlığı tıbbi bilimsel kanıtlarıyla bir kez daha ortaya
konmuştur.
Biz pratisyen hekimler insanların sağlıklı bir
çevrede yaşama hakkını savunuyoruz. Sürekli arttığı söylenen enerji ihtiyacı yatırımları, önü kesilemeyen tüketim
mekanizmasının sürdürülebilirliği için dayatılmaktadır. Oysa enerjinin satılmasına değil akıllı kullanılmasına
ihtiyaç vardır. Tercih edilen tüm enerji üretim mekanizmaları doğada ekolojik dengeyi bozmakta ve geriye dönüşümü
olmayan ciddi zararlar vermektedir. Yenilenebilir temiz enerji kaynaklarına yönelmeli ve doğayı tahrip eden
uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.
Halkın sağlık algısına da çok farklı yöntenlerle müdahale edilmektedir. Gündelik yaşam tıbbileştirilmekte ve
sorumluluk bireye verilmektedir. Saygın ve güçlü görünüm veren bilim aracılığıyla bireysel sağlık ve yaşam kalitesi
konusunda karşılanması güç bir beklenti yaratılmakta, hastalıkların hiç mevcut olmadığı bir hayata dair illüzyon
oluşturulmaktadır.
Bireyin sorumluluğuna bırakılan sistemde toplum sağlığı gözardı edilmektedir. Toplum Sağlığı Merkezleri,
mevzuatında tarif edilen görev tanımında yer alan gerçek işlevlerini yerine getiremecek şekilde çalıştırılmaktadır.
Alışa geldiğimiz üzere toplumun yararına sunulacak hizmetlerin aksamasından doğacak sorunların suçlusu olarak
bakanlığın değil TSM lerin gösterileceği endişesindeyiz.
10. yılını tamamlayan Aile Hekimliği uygulaması
sorunlar yumağı haline dönüşmüştür. Halkımıza birinci basamak sağlık hizmetini daha iyi vermek için birim başı
nüfusu düşürmek ihtiyacını belirleyen sağlık bakanlığı bu ihtiyacı karşılamak için yeri ve nüfusu tanımlanmamış
yeni birimler açtırma planını yaygınlaştırmıştır. Rekabeti, iş güvencesiz çalışmayı, esnek çalışmayı, iyi hekimliği
ve mesleki bağımsızlığı etkileyecek piyasa koşullarını başka tercih bırakmaksızın dayatmayı sürdürmektedir. İhtiyaç
belirleyip ilan edilen bu birimlerin aylarca boş kalıp tercih edilmemesiniyse umursamamakta, sistemin ve piyasa
koşullarının gereği olarak değerlendirmektedir.
10 yılı aşkın süre önce Aile Hekimliği Sistemi
tanımlanırken tarif edilmesine rağmen alanımıza özgün bilimsel bir
mesleki eğitim uygulaması hayata geçirilememiştir. Yeni yeni tanımlamalar yapılmakta, uygulamaları birbirinden çok
farklı olan, eğitici kriteri belli olmayan, eşit fırsat yaratmayan, çalışma barışını bozan ve bu haliyle
sürdürülebilirliği olmayan mesleki eğitim adlı uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. 1990 lardan günümüze büyük
bir emekle özgün bir mezuniyet sonrası birinci basamak mesleki eğitimi inşa eden TTB Genel Pratisyenlik Enstitüsü
mesleki eğitim programının hayata geçirilmesi için mücadelemiz sürecektir.
Birinci basamak sağlık hizmetleri koruyucu
hizmetlerin öncelendiği, toplumun ihtiyacı kadar, herkese, bölge tabanlı, eşit, ulaşılabilir, tamamen ücretsiz,
yeterli ve nitelikli insan gücüyle, ikinci basamak kurumlarıyla işbirliği içinde, etkin bir şekilde
sunulmalıdır.
Bu kongreyi düzenleyen Türk Tabipleri Birliği
Pratisyen Hekimler Kolu, Aile Hekimliği Kolu, Genel Pratisyenlik Enstitüsü ve Pratisyen Hekimlik Derneği olarak
emeğin ucuzlatılmasına ve halkın sağlık hakkının gaspına izin vermeyeceğiz.
Şiddet yaşamımızın her alanına girmiş
bulunmaktadır. Giderek tırmandırılan savaş ve şiddet ortamı, nefret söylemi toplumun sağlığını ve geleceğini tehdit
etmektedir. Politik söylemler ile hekim hasta ile karşı karşıya bırakılmaktadır. “Şiddete
sıfır tolerans” kapsamında müdahaleler hızla devreye sokulmalıdır ve devamlılığı
sağlanmalıdır.
Sağlık çalışanları olarak sağlığımızı
etkileyen olumsuz çalışma koşulları ve ortamlarının düzeltilmesi ve buna bağlı tazminat taleplerimizin takipçisi
olacağız.
Biliyoruz ki savaşlar, silahlı çatışmalar, insan hakları
ihlalleri insan göçünü arttırmaktadır. Yanıbaşımızda yaşanan savaş ve buna bağlı göçler en çok yaşlı çocuk ve
kadınları olumsuz etkilemektedir. Bireye yönelik sıkıntılarla birlikte ciddi halk sağlığı sorunları
oluşabilmektedir. Bu nedenle hekimler olarak ısrarla dile getirdiğimiz barış talebini bir kez daha
yineliyoruz.
Bağışıklama
oranlarının giderek düştüğü bir ortamda ulusal aşı programlarının tartışılır hale getirilmesinin ciddi bir halk
sağlığı sorunu oluşturacağına dikkat çekiyoruz. Aşı reddi bilimsel değil politik bir tutumdur. Bilimsel tıbba bir
saldırıdır. Dünya Sağlık Örgütü “Her çocuğun aşı ile önlenebilir hastalıklardan arınmış bir ortamda büyümek
hakkıdır. Görevlisi de devlettir.” demektedir. Tüm yaşam boyu bağışıklama gereksinimi
karşılanmalıdır.
BİZ
PRATİSYEN HEKİMLER,
BUGÜNE KADAR OLDUĞU GİBİ BUNDAN SONRA DA ÖRGÜTÜMÜZE, EMEĞİMİZE, MESLEĞİMİZE, GELECEĞİMİZE VE EĞİTİM HAKKIMIZA SAHİP
ÇIKACAĞIZ.
Barış ve Yaşam Hakkı İçin,
Toplum Sağlığı İçin,
Yaşanabilir Çevre ve Doğa için,
İyi Hekimlik İçin
Mücadelemiz Sürüyor ve Sürecek.
SAYGILARIMIZLA,
- Pratisyen Hekimlik Derneği
- TTB Aile Hekimliği Kolu
- TTB Pratisyen Hekimler Kolu
- TTB Genel Pratisyenlik Enstitüsü
|