22
Şubat 2011
İSTANBUL AİLE HEKİMLİĞİNİN 2.ÜÇ AYINA KIZAMIK SALGINI
İLE GİRİYOR!
İstanbul aile hekimliği
uygulamasına Sağlık Müdürlüğünün geçtiğimiz hafta yaptığı basın
toplantısında da belirttiği gibi ciddi planlı bir hazırlıkla
değil Sağlık Bakanlığının direktifi ile hızlandırılmış olarak
geçirilmiştir.
Bu nedenle hiçbir nitelik
kaygısı güdülmeden “8 ayda 4000 hekim eğitilmiş” denilerek
övünülmektedir. Oysa ki sistem değişikliği yapan ülkelerin
hemen hepsinde kurulu sistem esas alınıp geliştirilirken bizde
bir gecede tümüyle yıkılıp yeni bir sağlık sistemi uygulama
anlayışını benimsenmiştir. Bu yapılırken daha başından birçok
sorunla karşılaşılacağı bilinerek “göç yolda dizilir” mantığıyla
hareket edilmiştir.
Sonuç açıktır; son bir yılda ne
yapıp edip İstanbul’da aile hekimliğine geçme işi dışında
birinci basamakta başka işle uğraşmayan, birinci basamakla
ilgili sorumluluklarını unutan, hekimlerde, hemşirelerde,
sağlık personelinde motivasyon bırakmayan anlayış nedeniyle,
İstanbul kızamığı yok etme aşamasındayken kızamık salgını yaşar
hale getirilmiştir. Bu nedenle, Kızamık salgının sorumlusu olan
ve telaşa düşen sağlık müdürlüğü “
9-12 ay arası tüm bebeklere ek bir doz
kızamık+kızamıkçık+kabakulak karma aşısı aşılama kampanyası
düzenlendiği bildirmektedir.”
İstanbul’un Aile Hekimliği
Sistemine geçtiği üç (3) ay içinde neler
oldu;
Kamuya ait 552 birinci basamak
sağlık kuruluşu(sağlık ocağı kapatıldı) yerine 808 özel birinci
basamak sağlık kuruluşu kuruldu.
Halkın sağlığını sırtında yük
olarak görenler birinci basamak sağlık kurumlarının bakım -
onarım, kira, temizlik, elektrik, su, ısınma, çalışan
görevlinin ücretini hekimlerin üzerine
yıkmıştır.
Maliye bakanlığı bu nedenle aile
hekimlerini ticaret erbabı gibi değerlendirerek ek ödemeler
yapmak zorunda bırakmıştır.
Sağlık müdürlüğü basın
açıklamasında sağlık çalışanlarının “bu uygulamada memnun
olduğunu” bildiriyor. Bu yaklaşım var olanı görüp
değerlendirememek, en iyi deyimle kendini kandırmaktan başka
bir şey olamaz.
Ya aile hekimi olursun ya da
küçük bir kısmınıza toplum sağlığı merkezleri dışında sistem
içinde çalışacak yer bırakmam diyerek, tüm hekimlerin bu
sisteme zorlayan ve sonrasında da gönüllü girdikleri gibi bir
yanılgıdan hareket eden anlayış, verili durumu bir memnuniyet
gibi algılatmaya çalışmaktadır.
İstanbul’un sağlığını yönetenler
geçtiğimiz üç ay içerisinde aile sağlığı/toplum sağlığı
merkezlerinde ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan
aile hekimlerin / pratisyen hekimlerin
1.
İş
güvencelerinin olmamasından,
2.
Tek
taraflı sözleşmelere zoraki imza
atmış olmaktan,
3.
Sözleşme
sürelerinin sağlık müdürlüğü tarafından tek yanlı olarak
belirlenmesinden,
4.
Şu
an aldıkları maaşın ne zaman ne şekilde
düşürüleceğinden,
5.
Sorumlu
oldukları
nüfusun çokluğundan,
6.
Düzenli
bordro verilmemesinden,
7.
Maliye
bakanlığınca ticaret erbabı gibi görülmekten, tamir
tadilat işleriyle uğraşmaktan
8.
İstediğimi
yapmazsan/yazmazsan başka hekime giderim tarzı yanlış
yaklaşımların sağlık yöneticileri tarafından da kabul
görmesinden,
9.
Sağlık
hizmetini hekim+hemşire+diğer sağlık çalışanları ile
birlikte bir ekip olarak sunamamaktan,
10.
Hasta
bakma(poliklinik) işleri ve arta kalan zamanda
bilgisayara veri girişi yapma dışında başka işlere vakit
bulamamaktan,
11.
Belediye
ve diğer kamu binalarında hizmet vermek durumunda olan
hekimlerin buralardan atılmakla yada cari giderlerinin
kendilerine verilmesini
istenmesinden
12.
Başlangıçta
yaklaşık 3500 nüfusa bakılacağı söylenmesine rağmen
birçok bölgede bu nüfusun 2-3 katına çıkmasından, misafir
hasta kavramının ne olacağının belirsizliğinden,
13.
Toplum
sağlığı hekimleri esas işleri olan topluma dönük koruyucu
önleyici sağlık hizmetleri ilgilenmeleri gerekirken boş
aile hekimliği pozisyonlarına yada aile hekimliği
uygulaması nedeniyle boşalan hastane acillerine
görevlendirmelerin
belirsizliğinden
14.
112
acil hekimleri aile hekimliği uygulamasının yol açtığı
hekim+hemşire eksiklerinin dolmaması nedeniyle artan iş
yükü karşısında acil vakalara birim zamanda ulaşamamanın
yarattığı olumsuzluklardan,
15.
AÇSAP
çalışanları aile hekimliği uygulamasının yol açtığı
hekim+hemşire eksiklerinin dolmaması nedeniyle fiilen
hizmet veremez hale getirilmekten ve kötü koşullarda
çalışmak zorunda kalmaktan,
16.
Hastane
acil hekimleri aile hekimliği uygulamasının yol açtığı
hekim eksiklerinin dolmaması nedeniyle çok fazla hasta
bakmaya zorlanmaktan ve hizmet kalitelerinin düşmesinden
yoğun çalışma temposundan,
17.
Verem
Savaş Dispanserinde çalışan deneyimli hekimlerin ASM ler
geçmesiyle 5000 üzerinde Tbc li hastaların tedavi ve
izlemlerinin aksamasından,
18.
Aile
Hekimliği ile birlikte azalacağı iddia edilen
hastanelerdeki hasta kuyruklarının azalmamış aksine
artmış olmasından,
19.
Ebe
ve hemşiresi olmadan çalışmaktan ve bağlı
nüfusun çocuk ve gebe aşıları,izlemleri,aile planlaması
hizmetlerini vermemekten ,
son derece rahatsız olduklarını
bilmelidirler.
Bu nasıl bir memnuniyet ki tüm
Türkiye’ye davet edilmesine rağmen TUS’ nı kazanarak sistem
dışına çıkacak olanlar(200-300 civarında olması bekleniyor)
hariç 200 hekim, 50 hemşire daha üç aylık deneme sonucu aile
hekimliğinden istifa etmiş durumdadır.
Sağlık Ocaklarının tabelalarını
bile sökmeden sadece hekim sayısını arttırarak yapılan
değişikliği halk henüz tam algılayamamıştır. Birçok yerde halk
sağlık ocağına gittiğini sanmaktadır. Sağlık ocağına gidince
tüm hekimlerden rahatlıkla yararlanırken şimdi Aile Sağlığı
Merkezi’ndeki hekimden yararlanmak istediğinde neden
reddedildiğini, sadece bilgisayara kayıt işlemleri nedeniyle
neden beklemek zorunda kaldığını, bağlı olduğu Aile Sağlığı
Merkezi’nin neden çok uzak olduğunu, neden hala hemşiresi
olmadığını soruyor.
Üç ay içerisinde (aile
hekimliğine geçiş süreci nedeniyle önceden yaşanan aksaklıklar
da göz önüne alınacak olursa )topluma dönük koruyucu sağlık
hizmetleri alanında İstanbul’un sağlığını yönetenlerin
plansızlığı/programsızlığından dolayı bir belirsizlik
yaşanmaktadır. Sağlık
Müdürlüğü son üç ay içinde kaç çocuğun aşılandığını
bilememekte, soğuk zincirin nasıl işlediğini izleyememektedir.
İstanbul’un en yoksul, en çok sağlık hizmeti bekleyen bölgeleri
3 ay önce aile hekimliği yerleştirmelerinde hekimler tarafından
tercih edilmemişti. Bu nedenle Sağlık Müdürlüğü bazı aile
hekimliği birimlerini iptal ederek soruna çözüm bulacağını
düşündü. Ama 3 ay içinde 4. Yerleştirme yapılıyor, hala
ihtiyaçlar karşılanamadı. Sağlık Müdürlüğü bir hafta önceki
basın toplantısında 144 hekime gereksinim duyduklarını
açıkladı. Hekim açığının neredeyse çoğu Sağlık Müdürlüğünün
basın toplantısında da dile getirdiği gibi
“
Esenler 15, Bağcılar 28, Arnavutköy 9 ve Sultangazi 54 gibi
ilçeler (sorunlu ilçeler)”
ve cezaevleridir.
Sağlık Müdürlüğü bu durumu “
Bazı yerlerde görevlendirme yapamıyoruz, çünkü binanın kendisi
yok, kiralayacak eleman da yok. Bu sayı toplam 44 aile sağlığı
merkezini geçmiyor.”
diye açıklıyor.
Sağlık Müdürlüğü yaptığı
değerlendirmede sağlık ocaklarında bir hekim 100 hasta
bakarken, şimdi 30-40 hasta bakıyor diye övünüyor. Birçok Aile
Sağlığı Birimin için bu
rakamlar gerçekçi olmadığı gibi her iki durumun
sorumlusunun, İstanbul’un
sağlığını 8 yıldır yöneten anlayış olduğunu unutmuş gibi
davranıyor.
İstanbul’un sağlığını yönetenler, İstanbul’a dışardan tayinle
yaklaşık 500 hekim getirdi, ayrıca aile hekimliği uygulaması
ile il içinde hekimleri yer değiştirmeye zorladı.
Sağlık
Müdürlüğünün basın toplantısında “tüm ülke
çapında
Hastanelerden, 112'lerden ve kamunun diğer alanlarından aile
hekimliği için ayrılan hekim, ebe ve hemşire sayısı 3 bini
bulmuştur.”
diye
dile getirdiği gibi kamu kurumlarından hekim çekilip oralar
boşaltıldı. Bir yanı
yaparken diğer yanı yıkmak övünülecek bir davranış
olamaz.
Üç ayın sonunda İstanbul’da acil
vakalara, 112 nin ulaşma süresi artmıştır. Hastane acillerinde
hekim başına düşen hasta sayısı artmıştır.
İstanbul Tabip Odası’nın Acil
Yardım ve Kurtarma İstasyonlarında kaç hekimin çalıştığı
bilgisini Sağlık Müdürlüğünden ısrarla istenmesine rağmen henüz
verilmemiştir. Bu nedenle kaç istasyonda hekim çalıştığını
bilemiyoruz. Ancak üyelerimizin bize verdiği bilgiler sayının
oldukça az (tüm 112 istasyonlarının ancak %25 civarında)
olduğunu işaret etmektedir.
Aynı süre çalışmalarına, aynı
eğitimi almalarına rağmen aile hekimleri / aile sağlığı
elemanları ile diğer birinci basamak hekimleri ve hemşireleri
arasında çok ciddi ücret farklılıkları yaşanmaktadır. Bu
nedenle hekimlerin kendi aralarındaki, diğer sağlık çalışanları
ile olan ilişkileri de bozulmuştur.
Aile Hekimlerinin oldukça yüksek
ücret aldıkları, 7 gün/24 saat hizmet verileceği, evlere
gidileceği şeklinde yetkililerce yapılan popülist açıklamalar,
sağlık çalışanlarıyla halkı karşı karşıya
getirmiştir.
Geçici görevlendirmelerle
çalıştığı birim dışında başka yerlere görevlendirmeler artmış,
buralara gönderilen personele ödenmesi gereken ücretler de
ödenmemiştir.
Sağlık müdürlüğü verileri 144
tane hekimsiz aile sağlığı birimi (144x3000=518.400), iptal
edilen birimler, açılması düşünülen birimler ve
İstanbul’un gerçek
nüfusunun
12.000 olmadığını da düşünüldüğünde yaklaşık 1.500.000 kişi
yani her 10 kişiden biri sağlık hizmetine ulaşamıyor ya da
zorlukla ulaşıyor.
Sultangazi ilçesinde
yaşayanların yarısının Aile Hekimi
yoktur. Bina ve personel sorununu gideremeyen bakanlık, çareyi
yarıya yakın nüfusu mevcut Aile Hekimlerine bölüştürmekte
bulmuştur. Sağlık gereksiniminin en fazla olduğu ilçelerde
(Sultangazi,Bağcılar,Atışalanı,Esenler gibi) Aile Hekimliği
uygulaması henüz tam olarak başlatılamamıştır. Kızamık vakaları
da özellikle bu bölgelerde tespit edilmiştir.
Sağlık Müdürlüğü “yüzde 99'larda hizmetin rahatlıkla
verildiği, çok az bazı noktalarda zorlandığımız bir sistem söz
konusu” diyor diğer yandan 808 olan ASM sayısın
gerçekte 891 olması gerektiğini söylüyor. Söyledikleriyle
çelişiyor. Yani en iyimser rakamla bile İstanbul halkının %10’u
birinci basamak sağlık hizmetine
ulaşamıyor.
Açıkların kısa sürede
kapatılamayacağı müdürlükçe öngörüldüğü için TUS sınavını
kazanan, aile sağlığı merkezlerinde ve toplum sağlığı
merkezlerinde çalışan hekimlerin atamaları
geciktiriliyor.
25 mayıs 2010 tarihinde
yayınlanan yönetmelikle, Aile sağlığı birimleri A,B,C,D gibi
sınıflandırmalara tabi tutularak, herkese eşit ücretsiz olması
gereken sağlık hizmeti, vatandaşların bir kısmına A sınıfı, bir
kısmına da D sınıfını şeklinde reva görülmektedir. Hizmetin
niteliği değil ASM lerin görüntüsü/şıklığı öne çıkarılmaktadır.
(Bu yönetmeliğin iptali için TTB yargıya
başvurmuştur.)
Aile hekimlerine 30 Aralık 2010
tarihinde yayınlanan ödeme ve sözleşme yönetmeliğiyle
ücretlerin düşürüldüğü yeni bir ödeme hesaplama şekli
dayatılmıştır. Aile Sağlığı Merkezlerinin kira, personel,
ısınma, elektrik, su, onarım, tıbbi donanım vs. giderleri için
ödenen cari giderler yarı yarıya düşürülmüş, iki yıl içinde
alınacak 100 ceza puanıyla sözleşmelerin fesh edileceği
belirtilerek ceza puanları dayatılmıştır. (TTB bu yönetmeliğin
iptali için yargıya başvurmuştur.)
Toplum Sağlığı Merkezlerinde
çalışanlar, sayılarının azlığı, iş yükünün çokluğu ,
yöneticilerin plansız/programsız iş yönetmeleri nedeniyle ne iş
yapacağını, hangisine yetişeceğini bilemez duruma
sokulmuşlardır.
Bu üç ay içinde aile hekimliği
sitemine geçilmeden sağlık müdürlüğünün uygulamakla övündüğü
GEBLİZ(Gebe bebek lohusa izleme sistemi)’e göre İstanbul’da
227. 000 bebek kayıtlı iken AHBS (Aile Hekimliği Bilgi Sistemi)
de 70.000 bebek görülmektedir. Yani üç aydır 160.000 bebek
izlenememektedir.
Çalışanların yoğun olduğu
(gündüz nüfusunun) kent merkezlerindeki (Bakırköy, Şişli,
Taksim, Kadıköy, Eminönü….vd.) Aile Sağlığı Merkezlerinin
artan
iş yükünün nasıl çözüleceği de bir belirsizlik olarak ortada
durmaktadır.
Sevk zinciri olmadan, ekip
hizmeti olmadan, tümüyle kamu tarafından finanse edilmeden,
koruyucu/tedavi edici hizmetlerin birlikteliği olmadan,
çalışanların iş güvencesi olmadan bir birinci basamak olmaz
olandan da hayır gelmez.
Hekimler ve diğer sağlık
çalışanları, bu sistemde çalışmaktan mutlu olmadıklarını,
gelecek kaygısı taşıdıklarını, halka sunmak istedikleri
nitelikli sağlık hizmetini, iyi hekimlik değerlerini koruyarak
sürdürmenin güç olduğunu
bilmektedirler.
Sağlık Bakanlığını, sağlık
hizmetlerini özelleştirme ve ticarileştirme politikasından
vazgeçmeye sağlığın anayasal bir hak olduğundan hareketle
kamusal bir hizmet olarak herkese eşit ücretsiz ulaşılabilir
şekilde sunmaya davet diyoruz.
İstanbul Sağlık Müdürlüğünün
yaşananlara gözlerini, söylenenlere kulaklarını açması gerekir.
Eleştirileri “
alışkanlıkların bozulması bu değişime karşı bir
direnç.”
Kolaycılığı ile geçiştirmek yerine Aile Hekimliği
uygulamasında İstanbul’da yaşanan sıkıntıları Sağlık
Bakanlığına anlatarak onları bu inadından vazgeçirmeleri
daha doğru olacaktır.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM
PROGRAMININ BİR PARÇASI OLAN AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASINDAN
DOĞACAK SONUÇLARIN
SORUMLULUĞU HEKİMLERİN, SAĞLIK ÇALIŞANLARININ DEĞİL
YÖNETİCİLERİN OLACAKTIR !
İSTANBUL TABİP ODASI
PRATİSYEN HEKİMLİK
DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
|